Kök Ye!

Kök Ye!

25 Şubat 2022 Genel Tavsiye 0

Yenilebilir Kökler

Rahmetli anam geldi aklıma. Bu başlığı o yüzden attım. Sofraya oturduğum da yemediğim birşey gördümü ısrarla yedirmeye çalışır, ben de ısrarla yemeyince sinirlenip “Kök’ ye! Yemezsen yeme” derdi. Köklü bitkiler deyince bu hatıram geldi aklıma…

Yazımın konusu da Yenilebilir Kökler” olunca bu başlığın uygun olacağını düşündüm. Bildiklerimizin yanında bilmediğimiz Köklü Bitkiler hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bu yazıyı, ister sağlık isterseniz de ekonomik yönden bir bakış açısıyla okuyabilirsiniz. Size kalmış.

Anadolu Coğrafyası Yenilebilir köklerin en yaygın olduğu topraklardır. Bir kısmı zaman içerisinde unutulmaya yüz tutmuş bu köklerin hepsi birer şifa kaynağı olmakla birlikte, ekonomik değerleride çok yüksek. Turplar, havuç türleri, şalgam çeşitleri, kereviz, pancar, patates, soğan, sarımsak, yer elması gibi saymakla bitiremeyeceğimiz bu kökler; insanlığın beslenme alışkanlığında önemli bir yere sahiptir.

Tuber’ kelimesi İngilizceye latinceden geçmiş. Kelime anlamı “Yenilebilir Kök” . Bunların içinde elbette en ünlüsü patates ve benzerleri. Patatesin tüm dünyada meşhur olması Christopher Columbus’ un Amerika’ yı keşfinden sonra olmuş. O günden sonra tüm dünya mutfaklarının baş köşesine oturmuş patetes. Patates ve çeşitleri günümüzde önemli bir zenginlik kaynağı. Patatesi ve alt çeşitleri hakkında ciltlerce kitap yazılabilir.

Patatesten hemen sonra ise yumru şeklinde olmayan özellikle turuncu ve siyah renkleri ile öne çıkan Havuç geliyor. Her ne kadar baharat kategorisinde ele alınsa da keskin kokusu, aroması ile ünlü pekçok derde deva zencefilide listeye eklemeliyim.

Şalgam ise tabiri caizse ilaç gibi bir kök. Alt türleri ile ünlenmiş ayrı bir köklü bitkiler grubu diyebiliriz.

Bunlar genelde bildiklerimiz. Tabii bilinmeyen veya unutulmaya yüz tutmuş köklü bitkiler de mevcut.

Yabani Havuç Anadolu Kökenli Köklü Bitkiler dendir

Son yıllarda pazar tezgahlarında görmeye başladığım bir tür. Yabani Havuç pek bilinmeyen kök bitkilerden biri. Çok şaşırtıcı özelliklere sahip bir bitki. Literatürde “Pastinaca Sativa” olarak geçiyor. Bildiğimiz havucun ve maydanozgillerin akrabası. İlk kez gören birinin turuncu havucun renksiz ve beyazı olarak tanımlayabileceği bu tür, havuçtan tamamen farklı bir yapıda. Daha çok nişastalı ve patates gibi doyurucu bir yapıya sahip.

Köklü Bitkiler

Yabani Havucun sofralarda kullanım alanı bir hayli fazla. Patates gibi haşlanabilir, fırınlanabilir, kızartması ve cipsi yapılabilir. Türlü dediğimiz geleneksel yemeklerimize, et yemeklerine ve çorbalara da katılabilir. Lezzet ve kıvam artırıcı bir özelliğe, kendine has bir aromaya sahip olan bu kök-bitki Kanada, İngiltere ve Amerika’ da ziyafet sofraların da “Gurme Unsur” olarak ayrıcalıklı bir yere sahip.

Yabani Havuç ülkemizde pek bilinmese de, Dünyanın pek çok marketinde ve sağlık mağazalarında cips ve çerez şeklinde hazır paketlerde satılıyor. Muhteviyatı bakımından özellikle diyabetliler ve diyet yapanlar için alternatif bir gıda türü.

Yabani Havucun Geçmişi

Bu bitkinin geçmişi Helenistik ve Antik Roma dönemlerine dayanır. Pek çok Roma dönemi imparatorunun en favori besiniydi. Daha yakın zaman da ise Fransız sömürgecilerin Kanada’ya götürmesiyle Amerika kıtasında yayıldı. Yabani Havucun ülkemizde hak ettiği değeri gördüğü söylenemez. Üstelik tarımsal olarak çok kolay yetiştirilebilecek olmasına rağmen bu böyle maalesef.

Son zamanlarda yapılan araştırmalar neticesinde, kendine has antioksidan içeriğinin kanseri önleyici nitelikleri tespit edilen bitkinin, sağlık açısından da yararları tartışılmaz.

Yabani Havuç içindeki soluble-insoluble (çözülen ve çözülmeyen) lifler sayesinde, kolesterolü düşürüyor, bağırsak tembelliğine iyi geliyor. Yakın akrabası turuncu havuçla benzer bir özelliğe de sahip. Yaprakları bildiğimiz havuçta olduğu gibi güneş ışığında cilt tahrişine neden olabiliyor. Özellikle özsuyu antifungal (mantar enfeksiyonu karşıtı) olan “Pastinaca” nın yeniden, beslenme kültürümüze kazandırılması sağlıklı yaşam açısından önemli bir kazanım olacaktır. Yabani Havuç dünyanın pekçok bölgesinde tüketiliyor. Ancak ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyaya ait bir bitki olmasına rağmen, unutulmuş olması gerçekten tuhaf. Bununla birlikte bazı yerel pazarlarda karşımıza çıkabiliyor. Ben şahsen pazarda görmüş olmama rağmen, bir dergide okuduğum makaleye kadar bitki hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hatta ne olduğunu merak ettim ancak tanımadığım için almadım. Bugünden itibaren ilk gördüğümde alıp soframa dahil edeceğim inşallah.

Başka Kök Yok mu? Bilmediğimiz…

Var elbette. Üstelik bu bitki de Anadolu topraklarında kolayca yetiştirilebilir. Orjin olarak Meksika ve çevresinde yetişen bilimsel adı ‘Pachyrhizus Erosus’ olan Jicama bitkisi bunlardan biri. Meksika mutfağının vazgeçilmez bir parçası olan bu kök-bitki, dünya tarafından pek bilinmiyor.

Tadı bildiğimiz şalgam kökünün fermente olmamış taze haline benziyor. Jicama daha çok çiğ olarak salatalarda tüketiliyor. Tatlımsı, çok hafif, birazda sulu bir dokuya sahip. Her ne kadar meksika mutfağını sevenler kullanıyor olsa da, kilo vermek ve sağlıklı beslenmek isteyenler tarafından da çok tercih edilen bir bitki jicama. İçeriğinde ki vitamin, mineral ve lifler insanı tok tutma konusunda oldukça iddialı.

Jicama ülkemizin kuru ve ılıman bölgelerinde rahatlıkla yetiştirilebilir. Tıpkı şalgam gibi fermente edilebilen bir bitki olması nedeniyle de içecek olarak şalgamdan olmayan özel bir şalgam suyu elde edilebilir.

Şimdi de Dünyanın Ta Öbür Ucuna Gidelim…

Japon mutfağının vazgeçilmezlerinden “Konjac Kökü” son bitkimiz. Bu kökten elde edilen ürünler kilo aldırmıyor. İçerdiği lifler sayesinde bağırsak tembelliği ve obezitenin adeta düşmanı gibi. Japonlar Konjac Kökünden elde ettikleri jelimsi bulamacı dilimleyerek ya da parçalar halinde yemeklerine katarak kullanıyorlar. Ayrıca bu kökten “Shirataki” adını verdikleri ‘mucize makarna-erişte’ dedikleri glutensiz ve neredeyse 0 (sıfır) kalorili ilginç ürünlerde elde ediyorlar.

Ülkemizde bilinmese de Avrupa ve Amerika’ daki market raflarında kolaylıkla bulunabilen “Shirataki” (Konjak Erişteleri)’ne oldukça rağbet var.

Aslında Konjac Kökü Japonya’da yüzyıllardan beri bilinen ve sevilerek tüketilen köklü bitkiler ailesinden. Japonyada sadece makarna ve erişte olarak tüketilmiyor. Kökten elde edilen bulamaç katılaştıktan sonra dilimlenerek de tüketiliyor. Japonlar bu kökü tüm yemeklerinde, sebze ve balık buğulamalarında kullanıyorlar.

Lakin bu kök ile ilgili küçük bir uyarıda bulunmam gerekiyor. Konjac kökünün pişirilmeden yenmesi bazı bünyelerde toksik açıdan sakıncalı. Tıpkı dünyada özellikle de tahıl yetişmeyen bölgelerde nişaşta deposu olarak yetiştirilen Taro ve Yam köklerinde olduğu gibi.

Ancak gerek Taro ve Yam kökleri olsun gerekse Konjac kökünü pişirdikten sonra sorunsuzca tüketebilirsiniz. Konjac kökünün işlenmesi maliyet olarak zor bir işlem değil. İşlenmiş hazır ürünler daha çok tercih edilmekte. Japonya’da ev kadınları rahatlıkla sıfırdan hazırlayabiliyor.

Yazıda zikredilen köklü bitkilerde olduğu gibi Konjac bitkiside ülkemizde çok kolay yetiştirilebilir ve bu bitkiden özel diyet ürünleri hazırlanabilir. Ancak Konjac bitkisinin toksik etki yaratabilecek özelliklerinden dolayı mutfak eksperlerinden kısada olsa bir eğitim almak yerinde olacaktır. Alttaki slaytta gerek bildiğiniz gerekse ilk defa göreceğiniz bazı köklü bitkilerin resimlerini bulacaksınız.

“Kök Ye! Sağlıklı Kal…

Jicama
Sarı Patates
Kırmızı Patates
Mor Patates
Konjac
Kırmızı Turp
Yer Elması
Zencefil
Sarı-Kırmızı-Mor-Pembe Havuç
Şalgam
Yenilebilir Köklü Bitkiler
Taro Kökü
Yam Kökü
Kırmızı-Beyaz -Sarı-Kara Turp
Yabani Havuç

 

Hadi Ama! Ne Düşünüyorsun!